Erzurum İlimiz’de yer alan Çifte Minareli Medrese, Selçuklu dönemine ait önemli bir tarihi eserdir. Binlerce yıllık geçmişi boyunca ayakta kalmayı başaran medrese, Erzurum’un sembolü haline gelmiştir. Hem yerli hem de yabancı turistler tarafından her yıl ziyaret edilir.
1253 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad’ın kızı Hüdâvent Hatun tarafından yaptırılan Çifte Minareli Medrese, Anadolu’nun en büyük sanat eserleri arasında yer alır. Medrese, Hüdâvent Hatun’un adına ithafen “Hatuniye Medresesi” olarak da anılır.
Erzurum’un şehir merkezinde, Erzurum Ulu Camii’nin yanında konumlanan Çifte Minareli Medrese, Erzurum Kalesi ve Saat Kulesi’ne karşı karşıya yer alır.
Erzurum’un en büyük kümbetlerinden biri olan Çifte Minareli Medrese, Erzurum Ulu Camii’nin yanında, Erzurum Kalesi ve Saat Kulesi ile karşı karşıya bir konumda bulunmaktadır. Yüksekliği 26 metre olan çift minare, rengârenk çinilerle süslenmiştir ve medresenin en dikkat çekici özelliklerinden biridir. Medrese, 2 katlı, 4 eyvanlı ve avlulu bir yapı olup, 37 oda ve bir camiye sahiptir. 1.824 m² (38m x 48 m) lik bir alan üzerine kuruludur ve açık avlulu medreselerin Anadolu’daki en büyük örneğidir.
Kuzey cephedeki taçkapı, tuğla ve mozaik çinilerle süslenmiş olup tam bir sanat eseridir. Minareler, firuze renkli çini kakmalı tuğlalardan yapılmıştır ve günümüzde kısmen tahrip olmuş görünmektedir. Minarelerin kürsüleri de çinilerle süslüdür ve taçkapının iki yanından yükselen silindirik minareler, “Allah ﷻ“, “Muhammed ﷺ” ve “ilk dört büyük halife” nin isimlerini taşımaktadır.
Taç kapıyı çeviren bitki süslemeleri, “ejder“, “hayatağacı” ve “kartal” motifleriyle dolu kalın silmeli panoların içinde yer alır ve cephenin en gösterişli bölümünü oluşturur. Taç kapının sağında ve solunda yer alan kabartmalardan biri çift başlı kartal panosudur. Geometrik süslemelerin en fazla görüldüğü yerler, avludaki sütun gövdeleri, öğrenci odalarının kapı silmeleri ve eyvanların ön cepheleridir.
Medresenin avlusuna taçkapıdan girilir ve avlu 26×10 metre ölçülerinde dört yönden revaklarla çevrilidir. Zemin katında on dokuz, birinci katta ise on sekiz oda mevcuttur ve bu odalar beşik tonozlarla kaplanmıştır. İkinci katta ise dört eyvan arasında dört ayrı bölüm bulunmaktadır. Bu bölümlerdeki odalar da alt kattaki odalar gibi dikdörtgen şeklinde ve kırma taşlardan yapılmıştır. Ayrıca, bu odalar da beşik tonozlarla örtülüdür. Medresenin tarihi mimarisi ve süslemeleri, ziyaretçiler tarafından hayranlıkla izlenmektedir.
Medrese içindeki önemli ve değerli mimari parçaların Rus işgali sırasında yerlerinden sökülüp Rusya’ya götürülmesiyle zarar görmüştür. Medresenin kümbet üst kat giriş kapısı yan duvarları tahrip edilmiştir ve bu zarar, eserin ne kadar hasar gördüğünü göstermektedir. Ayrıca, kümbet üst katında müderrislere ait mihrapların olduğu bölümde, her bir köşede birbirine geçen büyük ve uzun bir zincir asılıydı. Ancak bu zincir, sadece tavana bağlı olan bir halka hariç, sökülmüştür. Medreseden çıkarılan çini ve oyma taş motifler ise şimdi Leningrad müzesinde sergilenmektedir.
Yaklaşık 800 yıl önce inşa edilen bu muhteşem yapı, Osmanlı Sultanı IV. Murat döneminde kapsamlı bir tamirat geçirdi. Ancak, bölgede sık sık meydana gelen depremler ve diğer doğal faktörler nedeniyle bu tarihi eser kısmen zarar görmektedir. Son zamanlarda, zemin kayması ve yüzey aşınmaları gibi sorunlarla karşı karşıya kalan bu eser için 2011 yılında devlet tarafından başlatılan geniş kapsamlı restorasyon çalışmaları 2015 yılına kadar devam etmiştir.
Kaynakça