Erzurum, doğal koşulları ve coğrafi konumu yanı sıra önemli uygarlık merkezlerine yakınlığı sebebiyle Anadolu’nun en eski yerleşim merkezlerinden biridir. Yörede bulunan bazı taş araçlar, yerleşimin Yontma Taş Çağı’na kadar uzandığını göstermektedir. Bölge, Hititler’in sınırında yer aldığından pek çok savaşa ve istilaya maruz kalmıştır. Hurriler, Hayaşalar, Urartular, Asurlular, Kimmerler, İskitler, Medler ve Persler gibi birçok uygarlık, MÖ 3000’den sonra bölgede egemenlik kurmuştur.
MÖ 4. yüzyılda Makedonya Kralı İskender’in bölgeyi ele geçirmesiyle birlikte, Erzurum da İskender’in hüküm sürdüğü topraklara dahil oldu. Ancak İskender’in ölümünden sonra, Selökidler ve Roma İmparatorluğu gibi farklı güçler arasında el değiştirdi. Roma İmparatorluğu’nun bölünmesi sonrasında Bizans İmparatorluğu’nun kontrolüne geçen Erzurum, Bizanslılar ile Sasaniler arasında birkaç kez el değiştirdi. Hun Devleti de Karadeniz’in kuzeyinde kurulduktan sonra 295-398 yılları arasında Erzurum’u istila ederek Anadolu’ya ilk Türk girişini gerçekleştirdi.
Erzurum bölgesi tarih boyunca farklı isimler altında varlığını sürdürmüştür. Eski çağlardan beri yerleşim yeri olarak kullanılan Erzurum bölgesinde, Karin ve Erzen adında iki önemli şehir bulunmaktaydı. Hunlar tarafından fethedilen bölge, Bizans İmparatoru II. Theodosius’un hükümdarlığı döneminde geri alındı. Doğudaki generali Anatolius, İran’dan gelebilecek saldırılara karşı stratejik bir konumda olan Karin’in bulunduğu bölgede kale inşa ettirdi ve şehrin adını “Theodosiopolis” olarak değiştirdi. Bu sayede, bölgenin savunması daha da güçlendirildi.
638 yılında, İslam ordusu İyas oğlu Ganem’in liderliğinde Erzurum’u fethetti. Ancak, Arapların şehre tamamen yerleşmesi mümkün olmadı. Bizans İmparatorluğu ile Emevi ve Abbasiler’den oluşan Müslüman Araplar arasında, Erzurum 949 yılına kadar birçok kez el değiştirdi. Müslüman Araplar, 949 yılında Bizans İmparatorluğu ile yaptıkları savaşı kaybettikten sonra bölgedeki hakimiyetlerini tamamen kaybettiler. Erzurum, Müslümanlar tarafından “Halı Şehri” anlamına gelen “Kalikala” ismi verildi. 7. yüzyılda nüfusu 200 bin kişiye yükselen Erzurum, o dönemde dünyanın en büyük şehirlerinden biri olarak kabul ediliyordu.
1048 yılında Selçuklu Türkleri, Doğu Anadolu bölgesini fethetmek amacıyla Bizans topraklarına saldırdılar ve Erzurum Ovası’nın batısındaki Erzen’i ele geçirdiler. Erzen şehrini tahrip eden saldırılardan kaçan yerli halk, Kalikala şehrine sığındı ve şehrin adını Erzen olarak değiştirdi. Zaman içinde Türkler, harap olan asıl Erzen’e Kara Erzen ve Karaz adını verdiler. Yeni Erzen ise daha sonra Erzen-i Rum ve Erzurum ismini aldı. Malazgirt Zaferi’nden sonra, Selçuklu Sultanı Alparslan’ın komutanlarından Ebul Kasım, Bizanslıları mağlup ederek Erzurum’u fethetti ve şehir yeniden Müslümanların hâkimiyetine girdi. Erzurum ve çevresinde kurulan Saltuklular, Anadolu’da kurulan ilk Türk beyliği olma özelliğini taşımaktadır.
Erzurum, tarihi boyunca çeşitli egemenlikler altında kalmış bir şehirdir. Saltukluların başkenti olarak kurulan şehir, 1202 yılından itibaren Anadolu Selçukluları’na bağlandı. 1242’de Moğollar tarafından ele geçirildi ve 1335 yılına kadar İlhanlılar yönetiminde kaldı. İlhanlıların dağılmasıyla Eretna Türk beyliği bölgeyi ele geçirdi. Ancak Karakoyunlular ve Timur’un saldırıları sonucu şehir yeniden el değiştirdi. Akkoyunlular, 15. yüzyılın ortalarında Erzurum’u ele geçirdi ve Safevi Hanedanlığı tarafından 1502 yılında fethedilene kadar şehrin gerilemesine neden oldu. 1514’te Yavuz Sultan Selim tarafından fethedildi, ancak Safeviler tarafından geri alındı. Sonunda, Osmanlı İmparatorluğu’nun hükümdarı Kanuni Sultan Süleyman tarafından kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı. Erzurum, tarihi boyunca birçok kez el değiştirmiş olsa da, günümüzde Türkiye’nin önemli şehirlerinden biridir.
Erzurum, Osmanlı Devleti’nin bu bölgedeki fetihiyle Türk yurdu olarak kabul edildi ve günümüze kadar Türk kültürü ve tarihi açısından önemli bir şehir olarak varlığını sürdürdü. Erzurum, Trabzon-Tebriz ticaret yolu üzerinde stratejik bir konuma sahip olması ve İran’a yapılan seferlerde askeri bir üs olarak kullanılması nedeniyle Osmanlı Devleti’nin eyaleti oldu. Bu dönemde Erzurum, kültür, sanat, sanayi ve askeri açıdan önemli bir merkez haline geldi. Eyalet sınırları içinde, Erzincan, Gümüşhane, Malazgirt ve Kığı ilçeleri de yer alıyordu.
Erzurum, tarihi boyunca birçok kez savaşların hedefi olmuştur. 1829, 1878 ve I. Dünya Savaşı dönemlerinde Rus orduları tarafından işgal edilmiştir. 16 Şubat 1916’da Osmanlı Devleti’nin Sarıkamış yenilgisinden sonra Ruslar Erzurum’a girdi. Ancak Türk ordusu, Brest-Litovsk Antlaşması sonrasında çekilmek zorunda kalan Ruslar tarafından silahlandırılan Ermeni birlikleriyle savaşarak kenti 12 Mart 1918’de geri almıştır.
Erzurum, I. Dünya Savaşı’nın ardından yaşanan işgale karşı yapılan mücadelede önemli bir konumda yer aldı. Bu süreçte Mustafa Kemal Atatürk, 3 Temmuz 1919’da Erzurum’a gelerek 23 Temmuz 1919’da düzenlenen Erzurum Kongresi’nde, 56 delege ile birlikte Milli Mücadele’nin en önemli adımını attı. Türkiye Cumhuriyeti, Milli Mücadele’nin sonunda, 29 Ekim 1923 tarihinde kurulurken, Erzurum da genç cumhuriyetin en önemli şehirlerinden biri olarak yerini aldı.
Kaynak: http://www.goerzurum.net/erzurum-hakkinda/erzurum-tarihi/